Kale “+” işareti gibi hareket eder. Yani dikey ve yatay yönlerde hareket eder. Örneğin a1’deki bir kale a8’e ve h1’e değin hareket edebilir. İster kendi taşı olsun isterse rakip bir taş olsun, başka taşların üzerinden geçemez. Kaleler bu yüzden açık hatlarda daha etkindirler.
Bu bilgiyle birlikte “hat” sözcüğünü satranç açısından açıklamakta yarar vardır: yatay, dikey ve çaprazların oluşturduğu yollara “hat” diyoruz. Açık hat, yarı açık hat, kapalı hat olarak 3 biçimde karşımıza çıkarlar.
Açık hat: Üzerinde hiç piyon olmayan hatlardır.
Yarı açık hat: Üzerinde yalnızca bir tarafın piyonu olan hattır.
Kapalı hat: Üzerinde her iki tarafın da piyonu bulunan hattır.
Önü açık olduğu sürece kaleler istediği kadar yatay ve dikey olarak hareket ederler, uzun erişimli bir taştır.
FİL'İN HAREKETİ
Filler yalnızca çapraz yollarda hareket edebilirler. Bu yüzden beyaz karedeki bir fil “beyaz fil” siyah karedeki bir fil ise “siyah fil” olarak adlandırılır. Dolayısıyla beyaz oyuncunun bir “siyah fili” siyah oyuncunun da bir “beyaz fili” vardır. Filler bulundukları karenin rengine göre adlandırılırlar. Filler de kaleler gibi önü açık olduğu sürece çapraz yollarda istediği kareye kadar gidebilir. Kale “+” işareti gibi hareket ederken fil için de “x” işareti gibi hareket eder diyebiliriz.
VEZİR'İN HAREKETİ
Vezirler Kale+Fil gibidirler. Hem “+” hem de “x” işareti gibi hareket eder.
Bulunduğu kareden yatay, dikey ve çapraz olarak yönleri açık olduğu oranda istediği kadar gidebilir. Merkez karelerden birinde bulunan bir vezir, 8 yöne hareket edebilir.
Atın hareketini tanımlamak için bir çok tanım vardır:
1- Atlar yatay, dikey ve çapraz olmamak koşuluyla, kendilerine en yakın kareye giderler. Bu durumda örneğin e4 karesine bir at koyalım ve yatay, dikey ve çapraz yönleri iptal ederek, atımıza en yakın kareleri tespit edelim. “e4” karesindeki atımızın 8 adet kareye eşit şekilde yakın olduğunu göreceğiz.
2- Atlar “L” şeklinde hareket eder. “L” harfi birbiriyle dik olarak kesişen bir uzun bir kısa çizgiden oluşur. Bu durumda atımız “L” harfinin çizgilerince bir kısa bir uzun hareket etmektedir. Dolayısı ile atımıza iki kare yatay ya da dikey hareket ettikten sonra bir kare daha yine yatay ya da dikey hareket ederse, kendine özgü hareketini tamamlamış olur.
3- Atlar ya bir kare düz bir kare çapraz ya da bir kare çapraz bir kare düz gider.
Şimdi bu üç tanımı beynimizde kararsak, muhtemel yanlış algılamalara karşı, bu tanımların birer “sağlama” özelliği taşıdığını da anlamış olacağız. Yapmamız gereken bu tanımlara göre bir deney yapmaktan ibarettir.
Atlar, atlar! Atlar başka bir taşın üzerinden atlar. Atların dışında hiçbir taş ister rakip ister kendi taşı olsun, bir başka taş üzerinden atlayamaz.Piyonlar daima ileri doğru dikey olarak hareket ederler. Tahtada henüz hiçbir taşın oynanmadığı konuma “başlangıç konumu” diyoruz. Başlangıç konumundaki bir piyon, iki kare ilerleme hakkına sahiptir. Bu haklarını yalnızca ilk hareketlerinde kullanma olanağı vardır, sonraya saklanamaz. Yani ilk hareketinde tek kare ilerlemiş olan bir piyon, iki kare ilerleme hakkını yitirir. Piyonların ilk hareketten sonraki hamleleri tek kare ilerlemek şeklinde gerçekleşir. Daima ileri doğru giderler, geriye doğru hareket edemezler.
İlerleyişleri dikey olarak ileri doğru iken, taş alışları çaprazdır. Bu çapraz alış da ileri doğru çaprazdır. Örneğin; e4 karesindeki bir piyon, d5 ve f 5 karesindeki rakip taşları alabilir, ancak d3 ve f3 karesindeki rakip taşları alamazlar.
TERFİ:
Piyonlar daima ileri doğru hareket eder demiştik. Pekiyi beyaz piyonlar 8’inci yataya, siyah piyonlar 1’inci yataya erişince ne olacak? Kendileri açısından “Son yataya” erişen piyonlar terfi hakkı elde ederler. “Son yataya” erişen piyonlar, piyon olarak kalamazlar, ikinci bir şah da olamazlar, kesinlikle bir başka taşa dönüşmek zorundadırlar. Son yataya erişen “kahramanımız” at, fil, kale, ya da vezir olarak oyuna geri dönmek zorundadır. Hangi taşa dönüşeceği, en çok hangi taşa gereksinim olduğu sorusunun yanıtı olarak tespit edilir. En güçlü taş vezir olmakla birlikte, terfi edecek piyonu ille de vezir yapmak her zaman haklı değildir. Ata terfi etmek gerekirken vezire terfi ettiği için kaybedilen oyunlar vardır. Bu nedenle oyunun gereksinimi ne ise, o taşa terfi etmek gerekir.
GEÇERKEN ALMAK:
Yine piyonlara özgü bir hareketle tanışıyoruz burada. İki tür tanımlayabiliriz bu hareketi:
1- Başlangıç konumundaki herhangi bir piyon iki kare ilerlediği zaman, rakip piyon ile yan yana geliyorsa, rakip piyon, iki çıkan piyonu tek çıkmış gibi varsayarak alabilir.
2- Başlangıç konumundaki herhangi bir piyon, tek kare çıktığı zaman, rakip piyon tarafından alınabiliyorsa, iki kare çıktığı zaman da aynı rakip piyon tarafından alınabilir.... Bunu hemen deneyebiliriz. Örneğin e5 karesinde bir beyaz piyonumuz olsun. “d7” ve “f7” karesinde de siyah piyonlarımız olsun. “d7” iki kare ilerleyerek “d5” karesine geldiğinde, e5’teki beyaz piyonla yan yana gelmiş olur. e5’teki piyon d6 karesine giderek, d5’teki piyonu alma hakkına sahiptir. Keza f7-f5 ilerleyişinde de e5-f6 hamlesi ile f5’teki piyonu alabilir. Buna “geçerken almak” diyoruz.
*Geçerken almak zorunlu değildir. Ancak sonraya da saklanamaz. Alma hakkınızın doğduğu anda aldınız aldınız / almadınız bu hak ölür.
*Geçerken almak zorunlu olmamakla birlikte, bu hakka sahip oyuncunun, oyun kuralarına göre yapabileceği başka bir hamle yok ise, bu kez bu hakkını kullanmak zorundadır.
Bir taşın hareket edebildiği her kare, aynı zaman da onun tehdit ettiği karedir. Piyonların dışında tüm taşlar kendi hareket tarzında rakip taşları alabilirler. Bir taş kendi hareket tarzında rakip bir taşı “görüyorsa” o taşı aynı zamanda “tehdit ediyor” demektir. Yalnızca piyonlarımız dikey olarak hareket ederken, çapraz olarak tehdit ederler…
ŞAHIN ŞAHA KARŞI HAREKETİ:
Şahlarımız her yöne birer kare hareket edebildiklerine göre, kendi çevrelerindeki kareleri tehdit ediyor ve aynı zamanda rakip taşlara karşı da koruyor demektir. Bu durumda iki şah yan yana, üst üste ve çapraz olarak birbirine komşu karelerde bulunamazlar demektir. Çünkü şahlar asla tehdit altında kalamazlar. Şahımız tehdit altında iken bu tehdidi görmezden gelen bir başka hamle yapamayız. Şah tehdit altında iken yapacağımız hamle, kesinkes bu tehdidi ortadan kaldıracak bir hamle olmak zorundadır.
Buradan şu sonucu da çıkarmış olmalıyız ki; şahımızı tehdit altında bırakacak bir hamleyi asla yapamayız. Yaparsak ne olur? – İmkansız hamle olur!...
ROK:
Kale ile şahın ortak bir hareketi olup, şah hareketi olarak kabul edilir. Bu harekette şah ile kale birbirinin üzerinden atlayarak yan yana bitişik karelerde dururlar. Hereketin gerçekleşmesi sırasında, önce şah kaleye doğru iki kare ilerler, kale ise şahın üzerinden atlayarak, şahın atladığı kareye yerleşir. (Bunu çocuklara öğretirken ben şu şekilde bir tekerleme ile öğretiyorum: “bir, iki, kurnaz tilki” yani şah kaleye doğru “bir, iki” kare ilerler, durur ve “kurnaz tilki; kale” şahın üzerinden atlar. Çocuklar için sevimli bir öykülemedir bu.)
Rok yapabilmek için:
- Rok yapacak şahın ve kalenin hiç oynanmamış olması gerekir.
- Rok yapacak kale ile şah arasında hiçbir taşın olmaması gerekir.
- Rok yapacak şahın; kendisinin, atladığı karenin ve şahın yerleşeceği karenin rakip taşlar tarafından tehdit edilmiyor olması gerekir.
- Kalelerin tehdit altında olmaları ya da tehdit altındaki karelerden geçiyor olmaları rok için engel değildir.
- Şah için engel oluşturan tehditler giderildikten sonra rok yapılabilir.
- Şah daha önce oynanmamış ancak kale oynanmış ise, oynanan kale ile rok yapılamaz, ancak şahın oynanmamış kale ile rok yapma hakkı saklıdır.
OPOZİSYON:
İngilizce bir deyim olan “opozisyon” sözcüğü “karşı koymak, engellemek, zorluk çıkarmak, direnmek, yol kesmek” anlamındadır. Satrançta opozisyon ise, şahların birbirlerini karşılıklı olarak engelleme durumudur. Şahların kendi aralarındaki “kare koruma” savaşımıdır. Birbirlerini kazanç karelerine sokmama durumudur. Genellikle oyun sonunda bu savaşım ortaya çıkar. Özellikle yalnız şah ile yalnız olmayan şahın birbirlerine karşı direnme ve alt etme savaşımı olarak ortaya çıkar. İlerleyen derslerde bunları ayrıntılı olarak göreceğiz.
Buraya değin olan bölümde, özellikle şahın ve piyon hareketlerinin karmaşık olduğunu görebiliriz. Bu iki taşın hareketlerinin dikkatlice okunması, kavranamayan konular için oyun pratiğine geçilmesi önerilir. Kalan kısımlar oynamaya başlayınca daha iyi kavranacaktır. Takıldığımız yerlerde geri dönüp konuya ilişkin metinler okunursa, işimiz kolaylaşacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder