TAŞLARIN DEĞERİ:
Taşların iki tür değeri vardır. Daha doğrusu dünyada her şeyin iki tür değeri vardır. Bu iki tür değeri çok değişik tanımlarla açıklamak olasıdır. Maddi Değer- Manevi Değer. Nicelik Değer- Nitelik Değer. Sayısal Değer- Konumsal Değer.
Nicelik Değer- Nitelik Değer: Her er, erdir örneğin. Ama cephede ya da sınır boyundaki er ile yemekhanedeki er aynı değerde midir? Silahsız bir mangaya karşı, silahlı bir er eşit değerde midir? İnsan olarak, “et-kemik” olarak eşit olsalar da “savaş gücü” olarak farklıdırlar. Bu örnekte fark edilen erlerin insani değeri ile savaşçı değerleri arasındaki fark; nitelik değerdir.
Hiçbir mesleği olmayan bir insan ile, doktor olmuş bir insanın arasındaki farktır nitelik değer. Her iki insan da nicelik olarak insandan sayılır iken, mesleki açıdan aynı kefede sayılamaz. Nitelik değer sayılamayan, ölçülemeyen değerdir. Nicelik değer ölçülebilir, sayılabilir, nitelik değerse ölçülemez. Nicelik değer doğuştan var olan, ham, işlenmemiş değer iken, nitelik değer emek katılmış, işlenmiş değerdir.
Satranç taşlarının da iki tür değeri vardır. Oyuna giren oynanmış bir taş ile yerinde duran, oynanmamış bir taşın maddi olarak değerleri aynı olsa bile, sahip oldukları konumdan kaynaklanan değerleri aynı değildir. Bu yüzden satranç taşlarını da iki değer açısından tanımlayacağız; sayısal değer- konumsal değer.
SAYISAL DEĞER:
Taşların doğuştan sahip oldukları ve henüz hiçbir taşın hamle yapamadığı, başlangıç konumunda içerdikleri değerdir. Bu sayısal olarak ifade edilir. Bu değerlere göre;
Kale: 5 Puan
At : 3 puan
Fil : 3 puan
Vezir: 9 puan
Er : 1 puandır.
Şah puanlama dışında olmakla beraber; konumsal olarak ya da oyun gücü olarak, at ile piyon arasında bir değere sahip olduğu söylenmektedir...
Bu değerler aynı zamanda taşlarımızın “mali” değerleri olup, onların değişim değerlerini de göstermektedir. Şahın dışındaki tüm taşlar belli “ticari kurallar” içerisinde değişilebilir. Ancak şahların değişim değeri, değişilemeyecek kadar kıymetli oluşları nedeniyle yoktur. Ya da şahın değişim değeri “Mat” demektir. Şah-mat demek, “şah öldü” demektir demiştik. Rakibimiz yaptığı tehdit ile şahımızı alma gücüne erişmişse, bizim şahımız mat olmuş demektir. Taş değişirken maddi açıdan zararlı olup olmadığımızı bu değerlerle ölçeriz.
KONUMSAL DEĞER: ("Oyunsal Değer" de denebilir...)
Taşların ilk hamleden sonra kazanmaya başladıkları değerdir konumsal değer. Oyuna ne derecede katıldıkları ile ilgilidir. Ölçülemez, sayılamaz, ama fark edilir. Sanatsaldır, şiirseldir, öyküseldir, mizahidir, komiktir; satrancın sanatsal yanlarını tanımlar durumdadır… Farkı fark ederken bakılması gereken noktalarsa, taşın kaç tane rakip taşı tehdit ettiği- kaç tane kendi taşını koruduğu/ kaç tane rakip kareyi kontrol ettiği- kaç tane kendi karesini koruduğudur. Öyle bir an gelir ki sayısal olarak bir puana sahip olan bir piyon, konumsal olarak rakip şahı mat edebilecek durumdadır. Bu piyonun değeri artık ölçülemeyecek güzelliktedir.
Her iki değerin de zaman zaman birbirine dönüşebildiğini ilerleyen derslerde göreceğiz. Hatta bu değerlerin, iki kişilik bir oyun olan satrançtaki “üçüncü gizli bir oyuncu olan zamana” ve zamanın bu değerlere dönüşebildiğini de göreceğiz. Bu konuda Kasparov’un “Zirveye Giden Yol” adlı eserinin okunmasında yarar vardır.
Bizler, yeni başlayanlar olarak şimdilik taşların sayısal değer dediğimiz, değişim değerlerini akılda tutalım, “alış-verişlerimizi” bu değerler ışığında yapalım ve şahımızı koruyalım, asla teslim etmeyelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder