TAŞ İSTEMEK:
Yaptığımız bir hamle ile rakip bir taşı alabilecek konuma gelmeye taş istemek diyoruz.
Bize yönelen bir tehdide karşı üç tepkimiz vardır:
1- Kaçmak
2- Korumak…
3- Karşı istekte bulunmak
TAŞ KAÇMAK:
İstenen taşımızı güvenli bir kareye oynamaktır kaçmak.
TAŞ KORUMAK:
İstenen taşı vermeyi kabul ederek, onu alan taşı almak üzere, istenen taşı başka bir taşla korumak… Rakip bizim taşımızı alınca, taşımızı alan taşı alabilecek bir konum yaratmak.
KARŞI İSTEKTE BULUNMAK:
İstenen taşı gözden çıkararak bırakmak, karşılığında başka bir hedefe yönelmek! Taşımız istenirken bizim de başka bir taşı istememiz ilk’e olarak yanlış olsa da, iyi bir oyuncu olduğumuzda isteği istekle yanıtlamanın da iyi bir yöntem olduğunu göreceğiz
Taş istenirken taş istemek neden yanlıştır?
Şundan: istenen taşımıza karşılık rakipten istediğimiz taş başka bir taşımızı isteyerek kaçarsa, rakibin isteği ikiye bizinki ise sıfıra düşer. Bu durumda istenen taşlardan birini kurtarsak bile diğerini kaybederiz.
TAŞ ALMAK:
Yapılan hamle ile rakip taşlardan birinin bulunduğu kareye yerleşerek, rakip taşı oyun dışı bırakmaktır.
TAŞ DEĞİŞMEK:
Genellikle eşit taşların konumsal nedenlerden ve sorunlardan dolayı kırışılmasıdır. Değişimi isteyen taraf genelde değişim sonrası konumunu geliştiren, kendine avantaj elde eden taraftır. Eğer eşit olmayan taşlar değişiliyorsa bu değişim “feda” içermektedir. Değerli bir taşını değersiz bir taşla değişen taraf, feda yapmıştır. Fedanın karşılığında mata giden bir yol varsa feda yapılmalıdır. Yoksa uğradığımız kan kaybından başka bir şey olmaz…
ŞAH ÇEKMEK:
Bir tarafın, diğer tarafın şahını isteyen hamlesine “şah çekmek” denir. Bu tehdidi yapan oyuncu “şah” diyerek sözel bir uyarı yapabilir; ancak uyarmak zorunda değildir. Turnuva oyuncusu bu tehdidi görmek zorundadır.
Bu kural çeşitli tartışmalara neden olmaktadır. Bu uyarının geldiği köken, “mertlik” duygusudur. Geleneğe göre “avcılık; kaçanı vurmaktır”. Sizden habersiz olanı vurmak kalleşliktir. “Şah!” demek bir tür “teslim ol” çağrısıdır. Bu nedenledir ki polislerin kaçan bir suçluyu önce “dur” ihtarı ile uyarması kanunla tespit edilmiştir. “Yakalamak” kaçan için geçerlidir! Kaçmayan, sizden habersiz olanı yakalamış olamazsınız. İşte bu yüzden, eskiden satranç oynayanlar, “bak şahını istiyorum, ayağını denk al” anlamına gelen “şah!” uyarısını ses ile bildirmektedir.
Sanırım “tüfek icat edildiğinden beri mertlik bozulduğundan” olsa gerek, günümüzde “şah” uyarısı zorunluluğu yoktur. Çünkü turnuvalarda, bu uyarıyı almayan ve şahı istekte bulunan bir oyuncu, şahını tehditten kurtaracağı yerde başka bir hamle yapınca, bu imkansız hamle olarak addedilmekte ve bir oyunda üç imkansız hamle yapan oyuncu diskalifiye olmaktadır.
Dolayısıyla bu uyarının verilmeyişi de mücadele araçlarından biri haline gelebilmektedir. Bu yüzden rakibin her hamlesinden sonra onun ne istediğini kesinlikle sorgulamanız gerekmektedir.
TEHDİT ALTINDAKİ ŞAH:
Şahı tehdit altındaki bir oyuncu şahını kaçmadığı zaman, şahı almak da yasaktır. Tehdit altındaki şah yapacağı hamle ile kesinkes bu tehditten kurtulmak zorundadır. Kurtulamıyorsa şah “mat” olmuş demektir.
Tehdit altındaki şahın üç tepkisi vardır:
1- Güvenli bir kareye kaçmak
2- Şah çeken taşı almak
3- Araya taş kapatmak; yardım istemek.
Küçüklerimize bu konuyu anlatırken şu örneği veriyorum: “Evinizin kapısında yabancı bir adam size saldırsa ne yaparsınız?”
1- Kaçarım!
2- Ben de ona saldırırım
3- Tanıdıklarımdan yardım isterim.
İşte tehdit altındaki şah da tıpkı yaşamdaki gibi tepki vermektedir.
MAT:
Daha önce söylediğimiz gibi; üç tepkiden birini verebilen şah mattan kurtulmuş demektir. Hiçbir tepki veremeyen şah ise “mat” olmuş demektir. Kısaca söylersek; tehdit altındaki şah, kendini bu tehditten kurtaramıyorsa, şah “mat” olmuş demektir. Şimdi mat olanın mat edenin elini sıkma zamanıdır…
BERABERLİKLER:
Yaşamda olduğu gibi her savaşım yengi ile sonuçlanmaz. Yenişmezlikler de sonuçlardan biridir. Satrançta da bir taraf açısından üç sonuç vardır; yengi, yenilgi, beraberlik.
Satrançta 5 tür beraberlikten söz edebiliriz:
Oyun sonunda tarafların birbirlerini mat edecek taşları kalmamışsa, bu oyun berabere bitmiş sayılır. İki yalnız şah ölü konuma ulaşmış demektir. Yalnız şaha karşı şah at, şah fil de ölü konumdur. Her iki tarafın aynı renk birer fille kalması da ölü konumdur. Diğer konumlarda bir tarafın yanlış oynama olasılığına karşı mat durumu “teorik olarak” vardır.
2- Pat:
Şah tehdit edilmeksizin yapabileceği bir hamle yok ise oyun “pat” olmuştur. Pat olan oyun tarafların maddi üstünlüğüne bakılmaksızın berabere bitmiş sayılır.
“Mat” ve “ Pat” kavramları yeni başlayanlar arasında “at’larından” ve kısmi konumsal benzerliklerinden olsa gerek, birbiriyle karıştırılmaktadır. 3/2 oranında birbirine benzer bu kavramlar. Hem sözcük olarak “iki harfi” ortaktır, hem de her iki konumda da şahların kendilerinin ve diğer taşlarının oynanabilecek hamleleri yoktur. Ancak mat durumunda şaha tehdit varken/ pat durumunda şaha tehdit yoktur. Aradaki tek fark, tehdit farkıdır.
Oyun süresince tahtada aynı konum üç kez oluşmuşsa, taraflardan birinin isteği üzerine, hakem kararıyla oyun berabere ilan edilir. Beraberliği isteyen oyuncu hamlesini notasyon kağıdına yazar, ama hamleyi yapmadan önce elini kaldırarak hakemi çağırıp; “yapacağım bu hamle ile üç konum tekrar edilmiş olacaktır, beraberlik istiyorum” demek zorundadır.
Üç konum tekrarı oyunun değişik zamanlarında oluşabileceği gibi, ardı ardına hamleler yoluyla da olabilir. Böylece “hamle tekrarı” yoluyla üç konum gerçekleşmiş olur.
Oyundaki son 50 hamle içerisinde hiç piyon sürülmemiş, hiç taş kırışılmamış ise bir tarafın isteği üzerine hakem oyunu berabere ilan eder. Ancak burada da beraberlik isteyen oyuncu, yapacağı hamleyi kağıda yazar ve hamlesini yapmadan önce saati durdurur ve hakemi çağırır. Hakem gerekli incelemeyi notasyona bakarak yapar ve sav doğru ise oyunu berabere bitirir.
İlk hamleden sonraki bir aşamada, bir tarafın rakibine beraberlik teklif etmesi ve rakibin kabul etmesi sonunda oyun berabere biter.
Beraberliklerde her iki taraf da yarımşar puan alırlar.
SATRANÇTA ZAMAN:
Oyundaki üçüncü oyuncu demiştik “zaman” için. Oyuncular birbirlerine karşı yarışırken zamana karşı da savaşırlar. Eskiden aylarca sürebilen oyunlar artık belirli zaman dilimlerinde oynanmaktadır. Bu yüzden satranç bir spor haline gelmiş ve turnuvalar yapabilme olanağı doğmuştur. Bir çok spor dalının en önemli faktörü zamandır. Mümkün olan en kısa zamanda en çok hamle yapabilmeye bağlıdır kazanmak.
Turnuva maçlarında masada, siyahların sağ tarafında iki kadranlı bir satranç saati bulunmaktadır. İki oyuncu birbirine başarılar diledikten sonra siyahların saati çalıştırmasıyla oyun başlar. Hamlesini yapan her oyuncu kendi zamanını durduracak şekilde saate basar. Oyunda mat yoksa bile süresi biten oyuncu yenik sayılır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder